Oolai, uzakların hayalini kurup sevdiğimiz şehirden kaçamadığımız ama yine de kendimize küçük nefes alma alanları yarattığımız anlarda doğdu. Çünkü bir sabah baktık ki, kahvaltıda alelacele içtiğimiz çayın tadını almaz olmuşuz. Bütün gün kahve içtiğimizden, iş ve molayı birbirinden ayıramaz hale gelmişiz. Ve en çok da akşamları masaj etkisi yapacak, buharıyla kucaklayacak, lezzetli bir şeyler içmek istiyoruz. Tutkumuzu bulduk. Dünyanın her yerinden, yepyeni çaylar denedik. Her yudumda mest olduk ama bazıları hafızamızda bir başka yer etti. Doğayla ilişkimizi tazelerken müthiş bitkilerle tanıştık. Bu ilişkiyi daha uzun süre, sürdürülebilir bir şekilde taze tutmak içinse meyveleri dondurarak kurutma gibi yöntemleri benimsedik. Çayla ilgili zevk aldığımız her şeyi, incelikli hesaplarla harmanladık. Aradığımız zengin tadı özel dokunuşlarla yakaladık. Kokusuyla ortamın havasını değiştiren, demleme ritüelleriyle ruh halini dönüştüren, özgün tadıyla damağı okşayan, duyuları sarıp sarmalayan bir çay deneyimi tasarladık. Çayı ve hazzı nefis harmanladık.